KANSER NEDİR?
Kanser terimi, Latince “cancer” ve Yunanca “carcinos” kelimelerinden oluşmaktadır.Anormal hücre
çoğalması olarak veya fizyolojik uyumunu kaybetmiş hücreler olarak tanımlanabilir.Günümüzde en yaygın ölüm oranı olan başlıca sağlık sorunları arasında ikinci sıradadır.
Epitel dokuda oluşan habis (malign) tümörlere karsinom (Carcinoma), bağ dokusundan köken alan malign tümörlere ise sarkom (Sarcoma) adı verilmektedir.
KANSERİN NEDENLERİ?
Kanserin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte iki grup risk faktörü vardır. Bunlardan biri genetik yatkınlık yani ailede hastalık öyküsü, diğeri ise çevresel “kolaylaştırıcı” faktörlerdir. Çevresel faktörler; sigara ve alkol kullanımı, yoğun güneş ışığına maruz kalma, yüksek dozda radyasyona veya X-ışınlarına
maruz kalma, kanserojen denilen bazı kimyasallara maruz kalma, bazı virüsler, kötü beslenme alışkanlıkları ve hava kirliliği kansere neden olmaktadır.
KANSEROJEN NEDİR?
Kanserojen madde insanlarda kansere neden olan bileşiklerdir.Çevresel bir kanserojene bir kez maruziyet kansere yol açmaz; sürekli ve düzenli temas önemlidir. Kansere neden olan bileşikler genelde sentetik olarak düşünülse de hem doğal de hem de sentetik olabilir.
Doğada birçok kanserojen vardır.Depolanmış tahıllar, kabuklu yemişler ve yer fıstığı ezmesi üzerinde yetişen manta, Aspergillus flavus tarafından üretilen Aflatoksin B1, doğal olarak oluşan güçlü bir
mikrobiyal kanserojen örneğidir. Hepatit B ve insan papilloma virüsü gibi bazı virüslerin insanlarda kansere neden olduğu bulunmuştur.
Günümüzde dışardan maruz kaldığımız kanserojenlere ait gıdalar, kansere neden olan tehlikeli ve önemli bileşenlerdir. Isıl işlemler, pişirme alışkanlıkları, genetiği değiştirilmiş gıdaların tüketimi, bazı tarım ilaçları ve kanserojenlerle temas etmiş gıdaların tüketimi ve fast food tüketimi, vücutta toksik etkisi olan birçok maddenin birikmesine neden olur. Bileşenler, kansere neden olan DNA ve DNA replikasyonunu etkiler.
Genetiği değiştirilmiş organizmaların tüketimi.İşlenmiş sebze ve meyvelerin tüketimi. Kanser ilerlemesinin nedenlerinden biridir.
Meyve ve sebzelerde bulunan doğal nitritler midede nitröz aside dönüştürülür ve gıdadaki aminlerle
reaksiyona girererek nitrozaminler olarak bilinen kanserojen maddeleri oluştururlar.Sigara dumanıyla oluşan polisiklik aromatik hidrokarbonlar,insanlar için tehlikeli kanserojenler olan nitrozaminler adı verilen diğer kanserojenleri üretebilir. DNA ile doğrudan etkileşime girdikten sonra genomda geri dönüşü olmayan hasara
neden olur. Bu, araştırmalara göre 60 kanserojen maddenin 15’inin sigara dumanında bulunduğu düşünülmektedir.
ANTİOKSİDAN
Serbest radikaller insan vücudunda sürekli olarak doğal süreçlerle oluşur. Serbest radikaller; belli bir
düzeyin üzerine çıktığında kararsız kimyasal yapısı nedeniyle sağlıklı hücrelere zarar vererek kanser riskini artırır. Serbest radikallerin artmasıyla gelişen bu durum oksidatif stres olarak da bilinir. Antioksidanlar, serbest radikalleri nötralize ederek oksidatif stresi azaltan maddelerdir.
Antioksidanlar, vücut tarafından çevresel ve diğer stres faktörlerine yanıt olarak üretilen “kararsız
moleküller” olarak tanımlanan serbest radikallerin neden olduğu hücre hasarını önleyebilen ve yavaşlatabilen bileşiklerdir. Antioksidanlar serbest radikallere karşı savaşçı olarak nitelendirilebilirler. Serbest radikaller, vücut besinleri işlerken ve bunlara yanıt verirken hücreler tarafından üretilen atık ürünlerdir. Oksidatif stres, vücut serbest radikalleri etkili bir şekilde işleyemediğinde ve ortadan kaldıramadığında ortaya çıkar. Bu da hücrelere ve vücut fonksiyonlarına zarar verir. Serbest radikaller ayrıca reaktif oksijen türleri olarak da
adlandırılır.
Antioksidanlar doğal veya yapay olabilir. Bitkisel besinler antioksidan bakımından daha zengindir.insan vücudunun ürettiği antioksidanlara endojen antioksidanlar, dışarıdan alınan antioksidanlara ise ekzojen
antioksidanlar denir. Vücutta serbest radikallerin artmasına neden olabilecek birkaç faktör vardır.İç kaynaklı nedenlerden biri enfeksiyonlardır. Dış kaynaklı nedenler arasında çevre kirliliği, ultraviyole ışınlara maruz kalma, sigara dumanı örnek verilebilir. Serbest radikallerin neden olduğu oksidatif stres; kalp hastalığı,
kanser, solunum yolu hastalığı, artrit, inme, bağışıklık sistemi hastalığı, amfizem,parkinson
hastalığı,enfeksiyonlar gibi bir çok kronik hastalıkla ilişkilendirilmiştir. Antioksidanların bu serbest radikalleri nötralize etmeye yardımcı olduğu ve böylece genel sağlığa fayda sağladığı bilinmektedir.
TAM TAHILLAR
Tam tahıllar, fenolik asitler, glukanlar, lif ve flavonoidler gibi kanser hücrelerine karşı etkili birçok biyoaktif bileşen içerir.
Araştırmalar, tam tahıl yemenin kolon kanseri riskini azalttığını göstermiştir.
Tam tahıldaki posa, dışkı hacmini artırarak bağırsak geçiş zamanını azaltır ve ince bağırsakta mitojenler ile epitel hücreleri arasındaki etkileşimleri azaltır. Ek olarak, tam tahıllı ürünler inülin tipi prebiyotik
oligosakkaritler içerir. Kısa zincirli yağ asitleri posanın fermantasyon ürünleri, anti-tümör etkilere sahiptir ve bütirat, anormal hücrelerin apoptozunu indüklemektedir. Kısa zincirli yağ asitleri, kolonun pH’ını düşürerek kansere neden olan hücrelerin potansiyelini azaltabilir.
ARPA
Arpa, β-glukanlar, fenolik asitler, flavonoidler, lignanlar, tokotrienoller, tokoferoller, proantosiyanidinler ve kateşinler gibi çok sayıda biyoaktif bileşen içerir. İçerdiği beta-glukanlar sayesinde kanser önleyici özelliği vardır.Lunasinler olarak bilinen bir peptit sınıfı da antikanser etkiler etkileri olduğu düşünülmektedir.
KETEN TOHUMU
Keten tohumu, omega-3 yağ asitleri, linolenik asit, lignanlar ve lif gibi spesifik özelliklere sahip bileşenleri içerir. İyi bir magnezyum, fosfor, manganez, tiamin, selenyum ve çinko kaynağıdır. Lignanların anti- östrojenik etkileri olduğu ve kanser hücrelerinin büyümesini engellediği düşünülmektedir
Keten tohumundaki lif kolon kanseri riskini azaltabilir ve içindeki E vitamininin antioksidan özelliği, hücresel bileşenleri kanser gelişimine katkıda bulunabilecek serbest radikallerin zararlı etkilerinden korunmaya yardımcı olmaktadır.
MEYVE VE SEBZELER
Meyve ve sebze açısından zengin bir diyetin kanser riskini azalttığı düşünülmektedir.
Meyve ve sebzeler karotenoidler, flavonoidler, izoflavonlar, lignanlar, organosülfür bileşikleri,fenolik bileşikler ve monoterpenler açısından zengindir. Bu bileşenler, detoksifikasyon enzimlerinin indüksiyonu, nitrozaminlerin inhibisyonu ve gastrointestinal sistemdeki karsinojenlerin bağlanması gibi mekanizmalar
yoluyla antikanser ajanların koruyucu etkilerini, hormon metabolizmasını değiştirirerek antioksidan etkileri sağlamaktadır.
Türkiye’ye Özgü Besin ve Beslenme Rehberinde de günlük beş porsiyon sebze ve meyve tüketimi önerilmektedir.
KRUSİFER SEBZELER
Brokoli, karnabahar, beyaz ve karalahana, brüksel lahanası ve turp gibi krusifer grubu sebzeleri tüketmek diğer sebzeleri tüketmeye kıyasla daha fazla kansere karşı koruma sağladığı düiünülmektedir.
Turpgil sebzeler birçok biyoaktif bileşen içerir. Bunlar, kuersetin gibi flavonoidleri, selenyum gibi mineralleri ve C vitamini gibi vitaminleri içerir. Glukozinolatlar, turpgillerden sebzelerdeki en önemli bileşiklerden biridir ve hücre döngüsünü bloke ederek kanserli hücre ölümünü uyararak kansere karşı koruyucu özelliklere sahip olduğu düşünülmektedir.
DOMATES
Domateslerin kanserden koruyucu etkileri genellikle domatesin içeriğideki likopen ile açıklanır. Likopenin özellikle antioksidan özelliğinden dolayı kanser gelişimini engellediği düşünülmektedir. Domateste bulunan likopenin yanı sıra kaemprefol,kuersetin ve naringenin de kanseri önleyici etkilere sahiptir.Genel
olarak,domateste bulunan fonksiyonel bileşikler antioksidan etkiler sergilemekte,ksenbiyotiklerin etki mekanizmalarının azaltılması ile antikanserojen etki göstermektedir.
KABAKGİLLER
Kabakgiller su kabağı, bal kabağı, kül kabağı, acı kabak, kavun ve karpuz gibi türleri içerir. Kabakgillerin kanser koruyucu etkileri triterpenoidler, polisakkaritler, steroidler, peptidler ve karotenoidler ile ilişkili olduğu düşünülmektedir.Özellikle bir triterpenoid olan cucurbitacin bileşiği yüksek antitümör aktiviteye sahiptir. Ayrıca pro-apoptotik proteinlerin sayısını arttırır,hücre büyüme reseptörlerini azaltarak hücre büyümesini durdurur ve apoptoza neden olur.
BİBER
Biberin en önemli bileşenlerinin başında kapasin ve piperin gelmektedir. Kapasaisin’in birçok kanser hücre hattında kanser önleyici etkileri olduğu bilinmektedir. Kapasaisin, başlangıçta çoklu sinyal yollarını ve
kanserle ilişkili genleri, başlangıç ve ilerleme aşamalarını hedefleyerek güçlü antikanser aktiviteler sergilemektedir. Antikanser mekanizmaları; hücre büyümesinin ve gelişiminin durdurulması, kanser
hücrelerinin yayılımının engellenmesidir.Kapasaisin, diğer antikanser ajanların etkinliğini artmasında önemli rol oynar.
Öte yandan piperin ise hücre döngüsünün durmasını ve hücre ölümünü indükleyerek kanser önleyici özellikler sergilemektedir. Ayrıca hücre yenilenmesini baskılayarak tümör hücresinin hayatta kalmasını
engeller. Piperin, antikanser ilaçların terapötik etkisini artırabilir ve kurkumin, resveratrol ve timokinon gibi fonksiyonel bileşenlerle sinerjik etkiler göstermektedir.
SOĞAN
Soğanda bulunan biyoaktif bileşenler, metilfurfural, asetovanilllon,ferullik asit, metil ester, gallik asit, kuersetin ve kaempferoldür. Kuersetin hem hücre ölümünü hem de hücre döngüsü ilerlemesini baskılayark kanser hücrelerinin etkisini azalttığı düşünülmektedir.Bu nedenle, hem kükürt hem de flavonoid bileşikleri içeren soğan, nitrozamin birikiminin hücre hasarı riskini azaltabilir ve kanser gelişimini önleyebilir.
SARIMSAK
Sarımsak ülkemizde sıklıkla kullanılan,yüksek kükürt içeriği nedeniyle sıklıkla tüketilen bir besindir.Sarımsağın hem kemopreventif etkiye sahip olduğu hem de bağışıklık sistemini güçlendirdiği bilinmektedir.Sarımsakta bulunan antioksidan enzimler aracılığıyla lipid peroksidasyonunu azaltarak kanser önleyici etki göstermektedir. Bu bileşikler genellikle detoksifiye edici enzimleri aktive ederek antikanser etkilere sahiptir.
Sarımsağın ayrıca kemoterapinin nedeni olan mide bulantısı, kusma, ishal, stomatit ve gastrointestinal ülserleri önlediği düşünülmektedir.
HAVUÇ
Havuç, karotenoidlerin yanı sıra diğer kemopreventif vitaminler ve fenolik bileşikler açısından da zengindir. Karotenoidler, serbest radikalleri temizleme, hücre ölümünü destekleme ve hücre yenilenmesini engelleme yeteneğine sahip olması dolayısıyla antikanser etkileri vardır.
ZENCEFİL
Taze zencefil bileşenlerinin çeşitli kanser türlerinde hücre çoğalmasını önleyici,kanser oluşumunu önleyici,kemopreventif ve antimetastatik etkilere sahip olduğu bildirilmiştir.
Zencefil bileşenlerinin antikanser etkisi gingeroller,paradoller,şogaollerve zingiberen gibi fonksiyonel bileşiklerle ilişkilendirilmektedir.
Zencefil bileşenleri serbest radikallerin uzaklaştırılmasını sağlayarak ve oksidatif strese bağlı makromoleküllerin oluşturdukları hasarı önlemektedirler.
Zencefil,tümör baskılayıcı gen aktivasyonu,hücre ölümü gibi genetik yolların modülasyonuyla antitümör etki göstermektedir.
TURUNÇGİLLER
Turunçgilleri;turunç, portakal, mandalina, greyfurt ve limon gibi meyveleri içerir. Turunçgiller, C vitamini, folik asit ve posa gibi önemli besinlerin harika bir kaynağıdır antikanser etkisinin flavonoidlerden
kaynaklandığı düşünülmektedir.Hesperidin ve tangeretin güçlü turunçgillerin önemli antioksidanlarındandır. Hesperidin’in kanser hücresi proliferasyonunu, apoptozu ve anjiyojenik büyüme faktörlerinin ve çeşitli iltihabi belirteçlerin salınımını inhibe ettiği gösterilmiştir.
KIRMIZI MEYVELER
Kırmızı meyvelerde bulunan fonksiyonel bileşenler, kanserojenleri, ksenobiyotikleri, çeşitli transgenik ve büyüme faktörlerini metabolize eden enzimleri düzenleyerek kanser hücresi çoğalması,hücre ölümü ve tümörlü hücrelerin yenilenmesinin engellenmesini sağlar.
Çilek, kanseri önlediği düşünülen polifenoller, ellagik asit ve karotenoidler içerir. Antikanser etkileri başta,oksidatif stresi azaltarak enfeksiyon oluşumunu engeller, apoptozu ve hücre döngüsü durmasını indükler, DNA hasarına karşı korur ve anjiyogenez denilen hücre yenilenmesini engeller.
Yaban mersini antosiyaninler açısından zengindir. Yaban mersini içindeki kuersetin ve kaempferolün tümörlü hücrelerin aktivitesini durdurma etkilesi olduğu düşünülmektedir.Yaban mersini,enfeksiyonları engelleyici moleküllerin üretimini engelleyerek kanser oluşumunu önler.
NAR
Nar, antosiyaninler, ellagik asit ve hidrolize edilebilir tanenler açısından zengin güçlü bir antioksidandır. Narda bulunan ellagitin, DNA hasarını ve anjiyogenezi inhibe ederek kanser hücrelerine karşı antikanser aktivite gösterir. Nardaki önemli tanenlerden biri olan punicalagin hücreleri DNA hasarından ve kanser oluşumundan koruyan bir antioksidan olan narın antioksidan aktivitesinden sorumlu olduğu
düşünülmektedir.
Nardaki bileşiklerin, kanser hücrelerinin çoğalmasını engelleyebilen ve kanser hücrelerinin apoptozunu uyarabilen güçlü bir antioksidan etkiye sahip olduğu ileri sürülmektedir.
ÜZÜM
Üzümün kanser hücreleri, özellikle meme kanseri üzerinde pro-apoptotik, anti-invaziv, anti-anjiyojenik ve anti-metastaz etkileri olduğu tespit edilmiştir. Üzümdeki resveratrol, glikoz, gallik asit ve ellagik asit temel antioksidanlar olarak kabul edilir. Resveratrol, güçlü bir antikanser ajandır ve bu bileşik, kanser hücrelerinin büyümesini ve ilerlemesini engeller.
Üzüm çekirdeğinin etken maddesi olan gallik asidin kanser hücrelerinin büyümesini engelleyici etkiye sahip olduğu düşünülmektedir.Üzüm çekirdeğinde bulunan ellajik asit sayesinde kanser hücreleri üzerinde toksik etki yaparak hücre fonksiyonlarını yavaşlatabilir veya durdurabilir.Kansere neden olan serbest radikallerin vücut tarafından uzaklaştırılmasını sağlayarak kanser oluşumunu önleyici etkisi olduğu düşünülmektedir.
HÜNNAP
Hünnap meyveleri triterpenik asitler, flavonoidler, serebrositler, amino asitler ve fenolik asitler gibi çeşitli biyoaktif bileşenler içerebilir. İçerdiği ursolik asitler kanser tedavisinde önemli rol oynar. Ursolik asidin, çeşitli kanser modellerinde kanser hücrelerinin oluşumunu ve büyümesini engellediği için antikanser
etkilere sahip olduğuna inanılmaktadır.
ZERDEÇAL
Zerdeçalda bulunan kurkumin yüksek antioksidan özellik göstermektedir.Kurkumin Asya ülkelerinde yaygın olarak kullanılan bir baharatın bileşiminde bulunan ve zerdeçal (Curcuma longa) bitkisinden izole
edilen sarı renkli bir bileşiktir.Ayrıca kanser oluşumunu ve ilerlemesini baskılayan bir antitümör etkisi vardır. Kanser hücresi çoğalmasını ve aktivitesini engeller. Günümüzde, kanser tedavi stratejilerinin hem ilaç direnci gelişmesi hem de gen aktarım dezavantajlarının olmasına bağlı olarak, kurkumin kemoterapi alternatifi bir anti-kanser madde olarak ilgi çekmektedir. Kurkuminin kanserli oluşumu,çoğalması gibi
karsinogenezin hemen hemen her aşamasını ve karsinogenezde rol alan spesifik sinyal ileti yolaklarını etkili bir şekilde inhibe ettiği ve çeşitli kanser hücrelerinde etkili olduğu düşünülmektedir.
ÇÖREK OTU
Çörek otu uzun yıllardır çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.İçerdiği polifenoller, alkaloidler, saponinler, timokinon, oleik ve linoleik yağ asitleri ve diğer bileşenler nedeniyle kanser önleyici ve
enfeksiyonlardan koruyucu özelliklerine sahip olduğu düşünülmektedir.
Çörek otunun çeşitli kanser türlerinde etkili olduğu düşünülen antikanser özelliğinin timokinon içerdiğinden kaynaklandığı bilinmektedir.Timokinonun serbest radikalleri uzaklaştırıcı özelliği bulunmaktadır.Akt aktivasyonu denilen kanserli hücrelerin büyümesine ve hücre yenilenmesine neden olan bu döngüyü
bastırarak hücrenin sağ kalımını engeller.Antioksidan enzimlerin aktivitesini arttırarak hücreleri kansere karşı korur.Kemoterapötik ilaçların etkinliğini arttırdığı düşünülmektedir.
BAL
Bal, şekerler, flavonoidler, fenolik bileşikler, vitaminler, eser elementler, amino asitler ve proteinler gibi biyolojik olarak aktif bileşenlerin yanı sıra glukoz oksidaz, sükraz ve katalaz gibi enzimler içerir.
Bu bal bileşenlerinin enfeksiyonları önleyici,kanserden koruyucu, antiproliferatif,tümör oluşumunu ve yayılımını engelleyici etkisi olduğu düşünülmektedir.
Balda bulunan krisin,kuersetin ve kaempferol içeriğinden dolayı hücre döngüsünü durdurur. Bal, güçlü bir antioksidan ve serbest radikal temizleyicidir. Oksidatif stresi modüle ederek tümör büyümesini ve hücre
çoğalmasını inhibe eder.
SOYA
Soya, fitosteroller, flavonoidler, fenolik asitler ve proteaz inhibitörleri dahil olmak üzere birçok kanserden koruyucu olduğu düşünülen bileşik içerir.
Soya fasulyesinde bulunan fitosteroller ayrıca karbonhidratların yağa dönüşümünü azaltmaya ve kilo yönetimi için yağın parçalanmasını artırmaya yardımcı olur.
ÇAY
Çayın bileşiminde bulunan gallokateşin,epigallokateşin,epigallokateşin gallat gibi polifonllerin çayın kanser önleyici aktivitesinden sorumlu olduğu düşünülmektedir.Çay bileşenlerinin reaktif oksijen türlerinin
süpürücüleri olarak hareket ettiği,gen değişim faktörlerini ve enzim aktivitelerini etkilediği
düşünülmektedir.E ve C vitamininden daha güçlü bir antioksidan olan epigallokateşin gallat çayda bolca bulunur ve kanserin başlamasını ve ilerlemesini engeller.
Epigallokateşin gallat kanserli hücrenin yenilenmesini,kanserli hücrenin yayılımı ve büyümesini engeller,hücre ölümünü indükleyerek kansere karşı koruyucu etki gösterir.
Yeşil çayın siyah çaya göre kanser üzerine olumlu etkisinin daha fazla olmasının nedeni siyah çay polifenollerinin yeşil çaydakilerin onda biri kadar olmasıdır.
.
Son Güncelleme ; Ağustos 25th, 2023 Saat 11:52 am yapılmıştır